Merhaba güzel yurdumun güzel insanları. Çok seviyorum şu sözü yahu. Neyse.. blogumun ilk yazısında gülelim, şu hayat koşuşturmacasından biraz sıyrılıp eğlenelim istedim. Ne çok severim şu bizim eski Türk filmlerimizi. Tekrar tekrar izlesem bıkmam, her defasında ise ayrı bi duygulanır, hüzünleniverir ve gülerim. Abartısız ki gözümde adeta çoğu birer efsanedir. Aslında genel olarak bizim insanımız için de bu durum geçerli haliyle. Hele ki günümüz sinemasıyla bazen kıyaslıyorum da.. Nerede o eski yapımlarımızdaki senaryolar, içtenlikler, samimiyetler ve nerede şimdikiler.

Neyse sinirlenmeden gelelim, Yeşilçam filmlerimizin, unutulmazlarından ve yerini her daim koruyacak olan bağlarımızdan birisine, yani 1978 yapımı olan Neşeli Günler’imize. Sinema tarihimizdeki başarılı yönetmenimiz Orhan Aksoy, filmi idare etti. Ardından onu takip eden isim ise Sadık Şendil oldu. Sadık Şendil, senaryosundaki o müthiş ritim ve duygularıyla bizleri kahkahaya boğarken, en son zincirde sinema ve müzik kültürümüzde önemli bir yere sahip olan Melih Kibar’dı. O da yaptığı besteleriyle Neşeli Günler’in ve diğer Türk sinema filmlerimizin ailecek aklımızda kalmasını sağladı.

Daha filmin ilk dakikalarında başlıyor bizim iki usta atışmaya. Hem de turşu yüzünden. Ailemiz geçimlerini turşuculuk mesleği üzerinden sağlayan sıradan ve kendi kendilerine yeten klasik bir Türk ailesi. Ama daha sonraları ise yine Turşu yüzünden Kazım Efendi (Münir Özkul) ve Saadet Hanım (Adile Naşit) yollarını ayırıyorlar. Ondan sonra mı? Ondan sonrası belli aslında. Bizleri de bi güzel kendilerine bağlayarak defalarca bıkmadan izlememize sebep oluyorlar. Hele Münir Özkul’un Adile Naşit’e filmde “ben senin turşuna turrrruuupp suyu sıkayım!” demesi yok mu.. hala aklımdadır.

Filmde evvela oyuncu kadrosuna sözüm yok. Şu kadroya bir bakar mısınız a dostlar; Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Mürvet Sim, Ahmet Sezerel, Oya Aydoğan, İhsan Yüce, Ali Sururi, Feridun Şavlı, Ekrem Dümer.. böyle uzar gider bu liste. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim ki, diğer oyuncular bir yana sinemamızın iki büyük usta ismi Adile Naşit ve Münir Özkul bir yana arkadaş. Gönül isterdi ki, bu iki ustamızı yine beyazperde de bir arada görelim ama artık maalesef mümkün değil bu hayalim. Sağlık olsun diyor ve kalan sahalar bizimdir diye umut ediyorum.

Neyse.. şimdide Ziya abimdeyim. Neşeli Günler deyince, çoğumuzun aklına hemen Şener Şen gelir. Sanırım bir film ve adı ile ile bu kadar güzel özleşebilen ender oyuncularımızdan birisidir Şener abimiz. Hepimizin hayranlık duyduğu insanlar az çok vardır ama Şener Şen’in hepimizde az çok bir etkisi var. Tıpkı rahmetli üstadımız Kemal Sunal gibi.

Aklımıza geldiğinde tebessüm etmemiz ya da filmi izlediğimiz zaman, sahneyi önceden bile bile yine de gülmemiz bunlara en güzel örnek ve sanıyorum ki sinema dünyasındaki bir oyuncu içinde en güzel gurur kaynağı olmalı. Şener Şen’in filmde canlandırdığı ziya karakteri ve yerine göre karakteri gereği bu tür insanlara gönderme yapması, atmaları, mimikleri, halleri, tavırları vs. Eminim ki zaten hepimizi kırıp geçirmiştir.

Hele o nikah şekeri olayı yok mu o nikah şekeri. Allah’ım! o sahneyi tekrar tekrar izlesem bıkmam ve aynı güzellikte gülerim arkadaş ya. En sevdiğim sahnedir. Hele birde o sonda nikah şekerlerini hepten alıp götürmesi yok mu..? ))

Şu da bir gerçektir ki, Almanya’da aslanı çakıyla öldürmesi milletimizce de bir efsanedir.
+Allah Allah boyu 10 metre!
-Ziya..!
+10 Metre değilse de 5 metre var.
-Ziyaaa!
+Yani aslan kadar aslan. Hemen doğrulttum tüfeği. Tık tüfekte kurşun yok. Allah’tan üstümde çakı var. Hemen çıkardım çakıyı, atladım aslanın üstüne. Karnına tak tak tak!
-Ziyaa.. çakıyla aslan mı öldürdün?
+Öldürdüm! Öldürdüm abi ya. Bacaklarını ayırdım aslanın.

Ha birde jilet satma işi var tabii. O isimleri sayarken ki hali bile bizi güldürmeye yetiyor da artıyor bile. “En iyi jilet budur! Dünyanın bütün meşhurları bununla tıraş oluyor. İngiltere Kralı, rahmetli başkan Kennedy, taçsız kral Pele, Beckenbauer, kaleci Mayer, Nadia Comăneci, Biricik Bardo, Fenerbahçeli Cemil. Alaman mucizesi! Gibicibicips marka krem, o da fabrikamızın hediyesidir.”

Şener Şen, sen nasıl bir oyuncusun allasen?

Neşeli Günler’in müziklerindeki o sıcaklık ayrı bi güzel, konusu çok güzel, oyunculuk zaten hepten güzel. Yapımımız başarılı Türk komedi filmlerimiz arasında yerini almış ve aynı zamanda her zaman Türk sinemasının içinde bulunduğu makamı bozmadan güzellikle korumuştur vesselam.

Öte yandan günümüzde benim yüreğimde etki bırakan filmlerimiz, dizilerimiz ya da diğer yapımlarımız çok nadirdir. Son zamanlarda her ne kadar atağa kalksak ve adımlarımızı güzel atsak da bunun elbette devamının gelmesini umuyor ve büyük merakla bu sektörde zamanın bizlere neler göstereceğini bekliyorum.

Sonuç olarak;
Umarım ki, o eski güzel Türk sinemamızın ruhunu geri getirebilir ve en önemlisi de komedi, dram vs türünde her dalda Şener Şen’ler ve Kemal Sunal’lar, Filiz Akın’lar, efendime diyeyim Adile Naşit’ler yetiştirebiliriz.

Esenle ve sağlıcakla kalın, hoşçakalın a dostlar!
Yakın zamanda yeni bir yazıyla görüşmek üzere.
Yaşasın Neşeli Günler!